Gümüş takı ve aksesuarlar satın alırken en sık karşılaştığınız ibarelerden biri “925 ayar” ifadesidir. Peki, gümüş neden 925 ayar olarak üretilir? Bu sadece teknik bir tercih midir yoksa kültürel bir geçmişi de mi vardır? Gelin birlikte inceleyelim.
925 ayar gümüş, %92,5 oranında saf gümüş içerir. Geriye kalan %7,5’lik kısmı ise genellikle bakır veya çinko gibi dayanıklılığı artıran metaller oluşturur. Bunun temel nedeni, saf gümüşün (999 ayar) yumuşak olması ve günlük kullanıma uygun olmamasıdır. Takı, çatal-kaşık, bardak gibi ürünlerde kolay şekil alabilmesi ama aynı zamanda deforme olmaması istenir. İşte bu noktada 925 ayar, hem işlenebilirlik hem de dayanıklılık açısından ideal bir denge sağlar.
Bu yüzden günümüzde gümüş takıların büyük çoğunluğu 925 ayar olarak üretilir.
"Sterling Silver" adı verilen 925 ayar gümüş damgası, İngiliz kökenli bir sistemdir. Özellikle İngiltere’de Orta Çağ’dan itibaren saraylarda kullanılan çatal, bıçak, tabak ve bardaklar bu ayarda üretilmiştir. Kraliyet standartlarıyla özdeşleşen bu kalite, zamanla İngiliz kolonileri ve Avrupa üzerinden tüm dünyaya yayılmıştır.
Özellikle 1950’li yıllardan sonra ABD'de de “sterling” damgası yaygınlaşmış, bu da 925 ayarın global bir standart haline gelmesini sağlamıştır.
Aslında gümüş 930, 935, 950, hatta 975 ayarda da üretilebilir. Tarihte birçok farklı ülke farklı oranlar kullanmıştır:
Yani 925 ayar, kaliteyi değil kültürel standardı ifade eder.
Midyat ve Mardin bölgesinde üretilen telkari sanatında ise 950 ayar gümüş kullanılır. Bunun iki nedeni vardır:
925 ayar gümüş, hem teknik açıdan ideal oranı sunar hem de kültürel olarak dünyanın kabul ettiği bir standarttır. Ancak bu, diğer ayarların kötü olduğu anlamına gelmez. Her bir oran, farklı kullanım alanları ve geleneksel işçilikler için özel olarak tercih edilir.